En son konular | » necip fazil ayasofya hitabesiCuma Mart 02, 2012 7:40 am tarafından cihan sanli» osmanli hangi bolgeyi ne kadar yonettiC.tesi Şub. 25, 2012 7:17 am tarafından cihan sanli» misvakin onemiPtsi Şub. 20, 2012 6:58 am tarafından cihan sanli» cay nasil demlenirPerş. Şub. 09, 2012 6:46 pm tarafından cihan sanli» Aksam namazi guzel bir animasyonPerş. Şub. 09, 2012 7:54 am tarafından cihan sanli» seyh sait...Paz Şub. 05, 2012 8:45 am tarafından cihan sanli» kemali desifrePaz Şub. 05, 2012 8:33 am tarafından cihan sanli» Günlük hayatta hangi isim, kaç kere, ne için zikredilmeli?Paz Şub. 05, 2012 7:20 am tarafından cihan sanli» Resulullah efendimizi taniyipta sevmeyen yokturCuma Ocak 27, 2012 8:52 am tarafından cihan sanli |
Kimler hatta? | Toplam 3 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 3 Misafir Yok Sitede bugüne kadar en çok 143 kişi Çarş. Ağus. 09, 2017 5:24 am tarihinde online oldu. |
akısı | |
| | OSMANLI FIKRALARI | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:46 am | |
| Uğursuzluk
Avcı Sultan Mehmet bir gün adamlarıyla beraber akşama kadar bir keklik bile vuramaz. Bunun sebebini de, sabahleyin gördüğü bir dervişin uğursuzluğuna bağlar. Solaklara seslenir. Saraydan çıkarken, şu şu tipte, sivri külahlı, sırtı kambur birinin önünden geçtiğini söyler ve hemen bu adamı bulmaları emrini verir. Tarife göre Bektaşi babalarından ayyaş Hamza Babayı yaka paça huzura getirirler. Sultan: - Bre uğursuz, nabekar! Bugün sabahleyin karşıma çıktın. Bu yüzden akşama kadar bir ava rastlayamadım. Bu ne uğursuzluktur. Vurun kellesini... Bektaşi bakar ki kelle elden gidiyor. Son bir dileğini açıklamak için söz alır: - A devletlim siz beni gördünüz bir keklik vuramadınız. Ama insaf ediniz, benim de bugün ilk gördüğüm sizdiniz ve kellemi kaybediyorum. Söyleyin, uğursuzluk hangimizde!" | |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:47 am | |
| | |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:48 am | |
| Yemin Edeceğim Koca Ragıp Paşa sadrazam iken bir gün ahbaplarına hitaben “Rüşvet almadığınıza yemin edebilir misiniz?” dedikten sonra, oradakiler yemini billah ederek rüşvet almadıklarını söylerler. Mecliste meşhur Haşmet de vardı ve bir köşeye çekilmiş sessizce duruyordu.
Ragıp Paşa, - Haşmet, Rumeli de hayli mansıplarda bulundun. Sessizce durup yemin edemediğine bakılırsa bir hayli rüşvet almışa benzersin” deyince, Haşmet - Sultanım, Müslümanlarda, yalan yere yemin edenler çatlar diye bir itikat vardır. Şimdi ben efendilere bakıyorum. Eğer çatlamazlarsa ben de yemin edeceğim” demiş. | |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:49 am | |
| Osmanlı Donanması Osmanlı donanmasıyla Venedik donanması arasında savaş çıkmış. Venedik donanmasının komutanı Andrea Doria imiş. Gözcü Osmanlı donanmasının yaklaştığını fark edince hemen Andrea Doria'ya haber vermiş:
-Osmanlı yaklaşıyoor. Andrea Doria sormuş: -Kaç gemi var? Gözcü: -10-20 kadar. Komutan hemen emir erini çağırmış: Oğlum bana hemen kırmızı gömleğimi getir. Emir eri şaşırmış: -Niçin komutanım? Andrea Doria: -Savasırken yaralanacağız. Kan izi belli olmasın ve de askerlerin cesareti kırılmasın diye...Bu arada gözcüden yine ses gelmiş: Efendim 50 kadar oldular. Andrea Doria heyecanlanmış ve emir erine tekrar seslenmiş: -Gömleği boşver. Sen bana kahverengi pantolonumu getir...
| |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:51 am | |
| Atla Ne Konuştu?
Asıl adı Mustafa olan İncili Çavuş, Nasrettin Hoca'dan sonra en büyük Türk fıkra kahramanlarından biridir.
İncili Çavuş unvanını, Padişah IV. Murat'ın başlığına takdırdığı inciden almıştır. Şakacılığı ve hazır cevaplığıyla tanınmış olan İncili Çavuş, İran'a elçi olarak gönde­rilmişti Hediyelerle ve bir heyetle birlikte İran Şahı'nı ziyaret edip gerekli görüşmelerde bulunarak İran'daki programı tamamlamıştı. Artık İstanbul'a dönülecekti.
İran Şahı, Türk elçilik heyetine görkemli bir uğurlama töreni hazırlatmış, ileri gelenleri ve halkı toplatmıştı.
İncili Çavuş’a bir at hediye etmiş ve: "Bu küheylan benim sana hediyemdir. Yolculuk esnasında binersin.” demişti. Ama bu hu öyle bir attı ki; uyuz mu uyuz, cılız mı cılız, zayıf mı zayıf. Üf desen yıkılacak. Ayakta zor duracak kadar yaşlı. İncili Çavuş adeta kendisiyle alay edilircesine böyle bir at hediye edilmesi karşısında bozulmuş, ama bozuntuya vermeden ağzını atın kulaklarına götürerek bir şeyler söylemiş. Sonra da kulaklarını atın ağzına götürerek bir süre dinlemiş ve basmış kahkahayı.
Başta Şah olmak üzere vezirler ve halk, şaşkın şaş­kın bu manzarayı izledikten sonra Şah sormuş: "Atla ne konuştun? Sen ata ne dedin? At sana nesöyledi ki, böyle kahkahayla gülersin?"
İncili Çavuş şöyle demiş: "Ben ata sordum: Ey ruhumun ruhu! Tanır mısın Hz. Nuh'u?" Şah: "Eee! At ne dedi?" deyince,
İncili Çavuş: "Valla, at bana şöyle dedi:
Nuh da ne ki be gardaş Sırrımı kimseye etme faş Ben Hz. Adem'e taş taşımışam, taş." | |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:52 am | |
| Bana Burada iş Yok Osmanlıların yirmi ikinci padişahı olan Sultan II. Mustafa 1695-1703 yılları arasında hüküm sürmüştür. Bu devirde İran Şahı bir nezaket eseri olarak Osmanlı sarayına, iyi yetişmiş ve mesleğinde uzman olan bir doktor göndermişti. Osmanlı sarayına gelen hekim, sarayın sosyal yaşamını soruyor. Deniyor ki:
"Burada acıkmadan sofraya otuurlmaz ve tam doymadan sofradan kalkılır."
Bunu öğrenen hekim: "Öyle ise bana burada iş yok, boşuna gelmişim." diyerek memleketine dönüyor | |
| | | cihan sanli
Mesaj Sayısı : 354 Kayıt tarihi : 28/09/09 Yaş : 39 Nerden : SUUDIARABISTAN
| Konu: Geri: OSMANLI FIKRALARI Paz Ekim 04, 2009 1:53 am | |
| Ateşten Bir Yer Talebi
Uzun müddet açıkta kalan bir kadı, Emir BuhariHazretlerine müracaat ederek bir makama tayini için kazasker efendiye bir tavsiyename yazmasını rica eder.
Hazret-i Emir:
"Peki!" deyip derhal şu mealde bir tezkire yazar:
"Duacınızın mektubunu getiren, Cehennem'den bir hasır serecek kadar yer talebinde bulunduğundan, mes'ulüne müsaade buyurulması rica olunur." | |
| | | | OSMANLI FIKRALARI | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |