1.Hikâye
Kavak Ağacı ile Kabak
Ulubir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiş. Baharilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeysekavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
-Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?
-On yılda, demiş kavak.
-On yılda mı? Diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
-Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!
-Doğru, demiş kavak.
Günlergünleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında kabaküşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıyadoğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
-Neler oluyor bana ağaç?
-Ölüyorsun, demiş kavak.
-Niçin?
-Benim on yılda geldiğim yere, iki ayda gelmeye çalıştığın için.
1.Ders: Çalışmadanemek harcamadan gelinen nokta başarı sayılmaz. Kolay kazanılan, kolaykaybedilir. Her işte alın teri ve emek şarttır.
2. Hikâye
En iyi Buğday
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi:
-Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor, dedi.
-Elinizdekikaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böylebir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda,
-Neden olmasın, dedi çiftçi.
-Bilmediğinizbir şey var; rüzgâr olgunlaşmakta olan buğdaydan poleni alır vetarladan tarlaya taşır. Bu nedenle, komşularımın kötü buğdayyetiştirmesi demek, benim ürünümün kalitesinin de düşük olmasıdemektir. Eğer en iyi buğdayı yetiştirmek istiyorsam, komşularımın daiyi buğdaylar yetiştirmesine yardımcı olmam gerekiyor.
2. Ders:Sevgi ve paylaşmak en yakınınızdan başlar. Sonra yayılarak devam eder.Kin, cimrilik, nefret kimsenin hoşlanacağı davranışlar değildir.
3. Hikâye
Geleceğini biliyordum…
Savaşınen kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerdekanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bilesiperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Tam siperdendışarı doğru bir hamle yapacağı sırada, başka bir arkadaşı onu omzundantutarak tekrar içeri çekti,
-Delirdinmi sen? Gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük birihtimalle ölmüştür. Artık onun için yapabileceğin bir şey yok. Boşunakendi hayatını tehlikeye atma.
Fakatasker onu dinlemedi ve kendisini siperden dışarıya attı. İnanılması güçbir mucize gerçekleşti, asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşınaulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperiniçine yuvarlandılar. Fakat cesur asker yaralı arkadaşınıkurtaramamıştı. Siperdeki diğer arkadaşı;
-Sana değmez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
-Değdi, dedi, gözleri dolarak, -değdi…
-Nasıl değdi? Bu adam ölmüş görmüyor musun?
-Yine de değdi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim içim.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
-Geleceğini biliyordum… Geleceğini biliyordum…
3. Ders: Güven vermek önemlidir. Güven duymak önemlidir. Duyulan güveni boşa çıkarmamak daha da önemlidir.
'Her sabah Afrika'da bir ceylan uyanır. En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa öldürülecektir.
Her sabah Afrika'da bir aslan uyanır. En hızlı ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini bilir, yoksa aç kalacaktır.
Aslan veya ceylan olmanız fark etmez. Güneş doğduğunda koşmaya başlasanız iyi olur.'
Afrika Atasözü