Gerçek bir aile saadetine ancak sağlama alınmış kulluk bilinciyle ulaşılır. Rabbi’yle irtibatı kuvvetli olan insan, eşine ve çocuğuna derin bir sevgi besler. Hatalarına karşı soğukkanlı olmasını bilir. Yunus’un deyimiyle, “Yaratılanı yaratandan ötürü hoş görür.” Kulluğun ülfet bulduğu gönüller öfkenin yerine koyduğu dirayetle affetmeye hazırdır. Efendimiz’in (s.a.v): “Eşinizin iffetsizliğinden başka kusurlarını affetmeye çalışınız” tavsiyesini unutmaz.
Eş olmaya hazırlanan adaylar kendilerini manevi yönden takviye ettikleri takdirde yakınlarına daha müsamahalı ve saygılı davranmasını da bilirler. Böyle bir aday, eşini iyi bir kul olmaya teşvik eder. İbadet ve ilim konusunda birbirini destekler. Onları örnek alarak büyüyen çocuklar da hem huzurlu bir ailede büyümek hem de sağlam kulluğun temelini almak açısından iki kere şanslıdırlar.
Günümüzde kurulan yuvaların kartona dönmesi, en ufak rüzgarlardan sarsılmasının önemli sebeplerinden biri de kulluk bilincinin eksik kalmasıdır. Muhafazakar ailelerde eskiye oranla geçimsizliğin ve boşanmaların artması maalesef bu gerçeği teyit ediyor. İnanmış bir gönül, her şeyden önce Rabbi’nin rızasını üstün tutar. Süfli arzulara prim vermez, küçük çıkarlar için aile yuvasının darbe almasına göz yummaz. Aile içindeki herkesin yerini ve hakkını bilir, yaşanabilecek kırgınlıklara fırsat tanımaz.
Amellerin niyetlere göre değerlendirilmesi esasında kalple dilin aynı noktada buluşmadığının da bir göstergesidir. Etrafınızda boşanan çiftlere bakınız çoğu, aile bireyleriyle anlaşamadığından, eşiyle farklı mizaçlara sahip olduğundan dem vurarak aslında çözümlenecek meseleleri kör düğüm ettiklerinden ayrılmayla sonuçlanıyor evlilikler. Eğer karı-koca sürekli birbirlerinin kötü yönlerini görür, her fırsatta bunu dillendirirse aralarındaki sevginin bir parçasını yok ederler. Zamanla paylaşacak bir şeyleri kalmaz. Bu yüzden hayat düsturu kitabımız eşlerin kusurlarını örtmeyi; hatta birbirlerinin güzel yanlarını övmeyi tavsiye ediyor. Böylece iletişim güçlenir, dışarıdan gelen darbelerin etkisi kalmaz.
Necla GÜNAY